Peru'daki La Rinconada, deniz seviyesinden 5.099 metre yükseklikte yer alan dünyanın en yüksek şehridir. Ancak burada yaşam, çeşitli faaliyetleri zorlaştıran bazı karmaşıklıklardan ve sınırlamalardan muzdariptir.

San Antonio de Putina eyaletinde, Bolivya sınırına yaklaşık 600 km mesafede yer alan kasabanın nüfusu 2000'li yıllarda artış göstermiştir. Bunun nedeni merkezin altın madenciliğiyle tanınması ve taşın değerinin artmasıdır.

Ancak temel altyapı yatırımları hiçbir zaman yapılmadı.

La Rinconada: dünyanın en yüksek şehri

Şehrin toplam nüfusu yaklaşık 50.000 kişidir, ancak sadece 17.000'i kentsel alanlarda yaşamaktadır. Bölge, Ananea Grande'nin batı kısmında yoğunlaşmıştır ve resmi olarak bir şehir olmasına rağmen temel sağlık tesislerine sahip değildir.

Yetersiz tesisler ve iklim nedeniyle sokaklar eriyen karlar nedeniyle her zaman çamurla kaplıdır. Ayrıca, idrar ve dışkı gibi insan atıkları doğrudan sokağa atılmaktadır.

Bugün bile akan su, kanalizasyon ya da atık toplama ve arıtma tesisleri bulunmuyor. Bölge sakinleri atıklarını da işlemiyor ve bazen kendilerini aşırı hava koşullarından zorlukla koruyabiliyor.

Yıllık ortalama sıcaklık 1ºC civarındadır, ancak çoğu evin pencerelerinde cam yoktur. Yaz aylarında çok fazla yağmur ve kar görülürken, kış daha kuru ancak çok soğuk geçer.

Yaşam kalitesi

Başlangıçta bölge, 30 güne kadar sahada altın toplayan madencileri bir araya getiren bir maden bölgesi olarak başladı. Çalışmaları karşılığında maaş almasalar da, 30 gün arasındaki beş "izin" gününde bulabildikleri kadar altın alabiliyorlar. Öte yandan kadınların madene girmesine izin verilmiyor.

Buna ek olarak, yerel havanın seyrekliği, dünyanın en yüksek şehrinde halsizliği yaygın hale getiriyor. La Rinconada'ya gelen bir kişinin, madendeki korkunç çalışma koşullarına maruz kalmasının yanı sıra, bölgedeki oksijen miktarına uyum sağlaması için neredeyse bir aya ihtiyacı var.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Peru Ulusal Maden İşçileri Sendikası'na göre, Perulu madencilerin ortalama yaşam süresi nüfusun geri kalanından yaklaşık dokuz yıl daha düşüktür.

Maden çalışmaları aynı zamanda baş dönmesi, baş ağrısı, kulak çınlaması, çarpıntı, kalp yetmezliği ve hatta ölüme neden olabilen dağ hastalığı sendromu riski de taşımaktadır.

Dünyanın en yüksek şehri aynı zamanda yüksek yerel suç oranı nedeniyle de risk oluşturmaktadır, çünkü burada polis yoktur, bu nedenle insanların öldürülmesi veya iz bırakmadan kaybolması yaygındır.

Dünyanın en yüksek diğer şehirleri

El Alto

Dünyanın en yüksek ikinci şehri 1,1 milyonluk nüfusuyla Bolivya'dadır. Deniz seviyesinden 4.100 metre yükseklikte yer alan El Alto, La Paz'ın bir banliyösü olarak başlamasına rağmen Bolivya'nın ana kent merkezlerinden biridir. Ancak yüksek nüfus oranı sonunda bölgenin bağımsızlığını kazanmasına yol açmıştır.

Shigatse

Resmi olarak Shigatse şehri Çin'dedir, ancak Tibet Özerk Bölgesi'ne aittir. Bölge, dağlarla çevrili bir arazide, deniz seviyesinden 3.300 metre yüksekliktedir.

Oruro

Bolivya'nın ikinci en yüksek şehri deniz seviyesinden 3.700 metre yükseklikteki Oruro'dur. La Rinconada gibi Oruro da bir madencilik merkezi olarak kurulmuştur ve şu anda dünyanın önde gelen kalay madenciliği şirketidir.

Lhassa

Lhassa, Himalayalar ile çevrili Tibet platosunda yer alan bir başka şehirdir. 3.600 metre yükseklikte yer alan şehir, Tibet'in en yüksek ikinci şehridir ve Budist tapınaklarına her yıl turist çekmektedir.

Juliaca

Juliaca 3.700 metre yükseklikte yer alır ve Peru'nun güneyindeki başlıca şehirlerden biridir. Bunun nedeni, bölgenin ülkenin önde gelen şehirlerinin yanı sıra Bolivya'daki bazı şehirler için de bir yol kavşağı görevi görmesidir. Ayrıca Juliaca, Titicaca Ulusal Koruma Alanı'na da yakındır.

Kaynaklar : Tempo, Catraca Livre, Mega Curioso

Görüntüler : Travel Cult, Trek Earth, Sucre Oruro, Easy Voyage, evaneos, Magnus Mundi